Freitag, 31. Dezember 2010

What fun it is to laugh and sing a sleighing song tonight!

 

Akşam için hazırlıklar koşuşturmalar başlamadan şimdiden herkesin yeni yılını kutluyorum! Mutluluk, sağlık ve aşk dolu bir yıl sizlerin olsun! 2011 yılı boyunca da modayı, zerafeti ve yenilikleri konuşmaya, eleştirmeye devam edelim. Herkese iyi eğlenceler, çok eğlenin, bu gece de şıklığınızı elden bırakmayın ki sene boyunca eğlence ve şıklık da sizin  peşinizi bırakmasın.
Bacio bacio!


Donnerstag, 30. Dezember 2010

What lies behind those beauties?







Bir filme ait kareler gibi duran bu fotoğraflar Miles Aldridge'in kadrajından. Kendisi bir moda fotoğrafçısı ve  Vogue İtalia'nın çekimlerine de katıkıda bulunan isimlerden. Üstelik efsanevi sanat yönetmeni  Alan Aldridge'in de 8 çocuğundan biri. Sitesine bir göz atayım diye girdim ama kesinlikle öyle bakıp geçilecek bir site değil. Fonda çalan müzik, sitenin tasarımı ve Aldridge'in fotoğrafları insanı büyülemeye yetiyor. Kendisinin sinemaya olan tutkusu çektiği fotoğraflarda da kendini gösteriyor. Her bir kare sanki filmin bir parçası. Spontane yapılan fotoğrafçılıktan moda fotoğrafçılığına geçişinin sebebini ise şöyle dile getirmiş: 'İçimde bir şeyleri 'kontrol etme' arzusunun yattığını hissettim.' Yani stilistler gibi Aldridge de bir kare yakalamaktan çok bir resim yaratma arayışı içinde. Aldridge'in deyimiyle onun fotoğraflarında kadınlar sadece güzel olmaktan öte dramatik ve karmaşık bir hayata sahip insan konumundalar.

Mittwoch, 29. Dezember 2010

Shall i compare thee to a summer's day?


Shakespeare'in 18. sonesi belki bilirsiniz 'Shall i compare thee to a summer's day?'- mısrasıyla başlar. Sonenin devamında Shakespeare 'Hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz' diye seslenir sevdiğine. Bu etkileyici mısraları bir yüzüğe yazdırıp sevgiliye hediye etmekse...ömür boyu unutulmayacak bir hediyedir diye düşünüyorum. 
İlgilenenlere...

The Tomboys

Sonntag, 26. Dezember 2010

Dancing in the snow

Swatch'un yılbaşına özel çıkardığı saati bizleri tam 12'den vuracak, çocukluğumuza geri götürecek bir saat. Saatin kadranı kar küresi şeklinde, ve içinde iki küçük adam karlar içinde dans eder gibi duruyor( Süper süper şirinler).


 Artık geleneksel bir yılbaşı hediyesi haline gelmiş 'kar küresinin' saatin kadranına taşınması inanılmaz tatlı olmuş. Bu saat kolumuzdayken sanmıyorum ki başka bir şeye odaklanabilelim, insanın sabah akşam bileğini bir aşağı bir yukarı döndürüp, karların düşüşünü izleyesi gelir. 2011'de sahibine uğur getirmesi dileğiyle hediye edilebilecek en güzel yeni yıl armağanı bu şirinlik abidesi saat olsa gerek!

Not: Saatin kutusu da kendisi gibi tatlı mı tatlı, buz pateni yapan minik insanlarla dolu!

Freitag, 24. Dezember 2010

More brooches please

Yazbukey, Yaz ve Emel adındaki iki kardeşin 2000 yılında ortaklaşa kurmaya karar verdiği bir aksesuar markası. İkisi de pek çok farklı ülkede bulunduktan sonra Paris'e yerleşmişler ve hala da orada yaşıyorlar. Tasarladıkları aksesuarlar diğerlerinden çok farklı, eğlenceli ve rengarenk. Dikkatlerin bu iki kardeşin kurduğu markaya çevrilmesinin sebebi ise Paris Moda Haftası'nda Michelle Harper'ın Yazbukey'e ait disk şeklindeki şapkayı ve 'parmak' kolyeyi üstünde taşımış olması. Aksesuarların dikkat çekiliciği bir anda Yazbukey'in de Michelle Harper'ın da spotlar altına alınmasına sebep olmuştu. 


Simsiyah bir elbiseyi canlandırıp, renk ve heyecan katmak düşüncesiyle hazırlanan koleksiyonun bizde yaratmak istediği etki ise 'hayranlık uyandırmak'! Evet, belki herkesin tarzına uygun takılar değil ama kesinlikle yaratmak istedikleri etkiyi yaratmış durumdalar. Bakıp da hayran olmamak, etkilenmemek elde değil. 

Not: Simsiyah bir kıyafetin üstünde inanılmaz derecede eğlenceli ve dikkat çekici duracakları kesin! Özellikle kırmızı dudak şeklindeki broş karşı konulamaz bir aksesuar!




'Karl Lagarfeld' kolye de harika fikir olmuş!


Mittwoch, 22. Dezember 2010

The Illustrated Ones

Judith Garcia-Talavera İspanyol asıllı yetenekli mi yetenekli bir illüstratör. Çizimlerini sunduğu müşterileri arasında  Nina Ricci, Marie Claire, Harper's Bazaar ve Bloomingdales bulunmakta. Ben özellikle Trendycrew için yaptığı illüstrasyonlara bakmaya doyamıyorum. Alexa Chung'ın, Abbey Lee Kershaw'un, Kate Lanphear'ın ve daha nice stiliyle dikkatleri çeken ünlü isimlerin sokaktaki hallerinin illüstrasyonlarını Trendycrew için çiziyor. Modaya düşkünlüğü de çizimlerinden belli. Çizdiklerinin çoğu 'stil'e dikkat çeken illüstrasyonlar.
 Ah keşke kendisiyle tanışma fırsatım olsa da kendisinden bana özel bir illüstrasyon çizmesini istesem... odamın baş köşesine asmak üzere... Baktıkça insanın modaya, çizime ve 'renk'lere tutkunluğunu kabartan bir illüstrasyon... harika olurdu!
<3

Trendycrew için

Kate Lanphear

Kişisel çalışmalarından bir tanesi
Please! Magazine

Trendycrew için-Dita Von Teese

Trendycrew için

Kişisel çalışması


Sonntag, 19. Dezember 2010

Cutest Cuff links ever!


Kol düğmelerinin kesinlikle es geçilmemesi gereken aksesuarlar olduğunu düşünüyorum. Sıradan bir ceketi bile şık birer kol düğmesiyle bambaşka bir havaya sokabilirsiniz. Bakınız mesela resimdeki kol düğmeleri, nasıllar? Ceketinizin üstünüzde fazla 'ciddi' durduğunu düşünüyorsanız böyle bir detayla ceketinizi çok daha ilgi çekici ve farklı hale getirebilirsiniz. Harita parçalarını kol düğmeleri haline getirmek kimin aklına gelirdi ki? 
Bravo!

Mittwoch, 15. Dezember 2010

The Vintage Issue

Claire Inc adlı site adeta bir 'vintage cenneti'!  Vintage kıyafetlerin en büyük sıkıntısı olan 'beden' sorununu tamamen bana unutturmuş durumda. Beden sorunundan kastım niyedir bilmem ama genelde benim butiklerde 3 metre uzaktan gözüme kestirip heyecanla koşup yakaladığım kıyafetler şansıma hep 'çok büyük' beden olmuştur. Tabii iyi bir terziye götürüp bedenime uygun hale getirdiğim zaman hayalimdeki görüntüyü yakalayabilirim evet, doğru; ama ben vintage kıyafetlere hiçbir değişiklik yaptırılmadan, olduğu gibi giyilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Çünkü zaten vintage kıyafetin anlamı da bu değil mi? Geçmişten günümüze hatıra kalmış, yıllanmış, o dönemin insanlarının dolabından bizim dolabımıza taşınan parçaları giyip kendimize nostalji yaşatmak değil mi vintage tutkunluğunun sebebi? Bu yüzden böyle parçaları kestirip biçtirmenin onların değerini kaybettirdiğini düşünüyorum.


NY, Manhattan'daki 'What goes around comes around' adlı vintage ürünler satan mağazadan bir kare

Asıl konuya gelecek olursak, Claire Inc'e girin ve kıyafetlere bakıp büyülenin, kendinizi kaybedin ve son olarak sipariş vermeden önce sağ alt köşede ufacık puntoyla yazılmış fiyata dikkat edin, elinize ulaştı mı ileride kızlarınıza devretmek üzere gözünüzün nuru gibi saklayın, onlar da kendi çocuklarına saklasın, ve yıllar sonra 100 yılı aşkın parçalara sahip oldukları için bunları koleksiyonculara satıp zengin olsunlar. Ve mutlu son.

Benim siteden seçtiklerim: (ki aralarından seçmesi gerçekten çok zor)


80'li ve 90'lı yıllara ait Escada'nın yüksek belli, rüya gibi bir pastel mavi renkteki pantolonu. %100 yün olması ise kış için vazgeçilmez olma sebebi.

80'li yıllardan bir Chanel ceket. Chanel'le özdeşleşmiş kapitone desen, kahve, süet ve deri bir araya gelince nasıl olmuş??


90'lı yıllara ait Chanel'in göz alıcı renkteki 'arzu nesnesi' olmaya aday ceketi


Moschino-80'li 90'lı yıllara ait bu cekete sahip olmayı istemeyecek biri var mı? Muh-te-şem!


Jean Paul Gaultier-Voila! Kollara dikkat!

Moschino-Sırtı açık bu smokin elbiseye bakmak bile insana enerji veriyor.


Bu leopar desenli çanta ise 70'li yıllar ile 90'lı yıllar arasında en özel ve en pahalı çantalarını tasarımını yapan Susan Bennis Warren Edwards'a ait. Önündeki altın renkli aslan kafası ise, çantayı çok daha farklı kılmış.

Ve son olarak da Givenchy'nin 80'li yıllardan kalma büyük zarf şeklindeki broşu. 
<3

Benim siteden seçtiklerim bu şekilde. Daha fazlası için mutlaka siteye göz atmalısınız!
Şimdilik ciao!
<3

Montag, 13. Dezember 2010

Mr. Irresistible



Biliyorum beyler parlak renklere karşı hep 'mesafeliler'. Ve yine biliyorum ki parıl parıl parıldayan bir görüntüden çok nötr tonların  (kahverengi, gri, siyah, lacivert) içerisinde daha rahat ve yanış izlenim verme tehlikesinden çook uzaktalar. Fotoğraftaki beyfendi ise -ismi Elissey Kostsov- bu riski göze alarak ayakkabısından içindeki t-shirt'üne kadar üstündeki her bir parçayı siyah seçip bunların üstüne parlak kobalt mavisi bir YSL kaban giyerek muhteşem dengeyi sağlamış.Ve tataam! Gözlerimizi alamayacağımız bir görüntü çıkarmış ortaya. Bu yüzden gelin beyler bir deneyin derim. Dolabınızda böyle keskin çizgilere sahip ve parlak mavi renkte bir ceket ya da kaban bulundurun. Ve bir gün bir değişiklik yapıp simsiyah kıyafetlerinizin üstüne son bir dokunuş yapıp omuzlarınıza bu parçayı geçirin. İnanın ki bu tarza ve cesarete sahip bir erkeğin koluna girmeyi istemeyecek bir bayan bu gezegende bulunmamakta. 
Bacio Bacio!

Not: Elissey Kostsov daha 18 yaşında ELLE Rusya'nın moda koordinatörü,  21 yaşında da moda editörü pozisyonuyla Citizen K dergisini kuranlardan biri olmuş ve son olarak da 2009'da Marie Claire Rusya'nın halen devam eden moda direktörü pozisyonuna getirilmiş. Ve çalışmarına bakarsanız gerçekten yaptığı işte gayet başarılı. Kısaca kendisi modayla ilgilenenlerin fazlasıyla kıskanacağı türden bir kariyere sahip. (18 yaş ve Elle Rusya'da moda koordinatörlüğü!?!) 

Sonntag, 12. Dezember 2010

'Wild' west goes 'Pussy'!

Vogue Paris'i düzenli olarak takip etmeseniz bile 3-4 sayısını elinize alıp editorial'larına şöyle bir göz attıysanız (ki gerçekten şöyle bir göz atılıp geçilecek türden sayfalar değil) diğer tüm dergilerden farkını anlarsınız. Ondan sonra da sadece editorial'ına bakarak- sayfa köşelerindeki Fransızca notları da göz ardı ederek- 'Bu Vogue Paris'in çekimi olmalı.' demeye başlarsınız. Çekimleri Vogue Paris'in adeta imzası!  Cüretkar pozlar, yayınlaması cesaret isteyen konular (Lara Stone'a göğüs dekolteli bir rahibe kıyafeti giydirip 'seksi' pozlar verdirdikleri çekim bunlardan bir tanesi), ve erotizmi çağrıştıran kareler Vogue Paris çekimlerini kısaca özetleyen özellikler. 


Aralık 2009-Vogue Paris, Lara Stone mücevherlerle donatılmış seksi bir rahibe kılığında

Ve  Aralık ayında da yine çizgisinden şaşmadan ortaya nefes kesici bir çekim çıkarmış. Fotoğrafçılığını Terry Richardson, stilistliğini ise Julia Von Boehm - bu kadının elinin değdiği her çekim görülmeye değer, bir başka post'ta mutlaka hakkında bahsedilmeye değer bir yetenek- modeller ise hayranı olduğum((-uz)beyler dikkat!) Abbey Lee, Eniko Mihalik ve Crystal Renn. Son olarak bu çekimde de Vogue Paris'in vizyonunu anlatan bir özellik olan kadının erkeğe hükmeden duruşu ön planda.








Freitag, 10. Dezember 2010

Illustrated Brooches

İllustratör olan Sarah Golden kendi çizdiği illüstrasyonlarını yaratıcılığını kullanarak birer aksesuar haline getirmiş. Çizimlerini ahşap parçaların üstüne geçirerek ortaya şirin mi şirin broşlar çıkartmış. Hem çok farklı hem de eğlenceli gözüküyorlar!






Hitchcock Classics

Vanity Fair dergisinin internet sitesinde, gerilim filmleriyle sinema tarihine damgasını vuran Alfred Hitchcock'un büyük başarı göstermiş filmlerini günümüz Hollywood yıldızlarının yeniden canlandırdığı bir 'Hollywood portfolyosuna' rastladım. Yorumlamak derken nasıl mı? Buyrun bakın.

(Not:Sadece modellik değil oyunculuk gerektiren bir editorial olduğundan ajans modelleri yerine başarılı oyuncuları kullanmak çok çok yerinde olmuş.)

Hitchcock'un Dial M for Murder adlı filminden bir kare. Zerafet tanrıçası Grace Kelly'nin yerinde Charlize Theron.


Rear Window- Grace Kelly'yi oyunculuk kariyerinin zirvesine taşıyan film. Benim de en sevdiğim!
Kelly'nin yerini bu sefer Scarlett Johansson, yakışıklı James Stewart'ın yerini ise Javier Bardem almış.


Vertigo- Kim Novak'ın yerinde Renée Zellweger.


To Catch a Thief- Grace Kelly'nin zerafetine en yakın isim başka kim olabilirdi ki zaten? Tabii ki de Gywneth Paltrow. Cary Grant'in yerinde de Robert Downey Jr. 


Lifeboat- Tek kelimeyle harika! O zamanki film çekim aşamasındaki zorlukları da fotoğrafın içine katmaları çok güzel olmuş! 


The Birds- Tippi Hedren'in yerinde başarılı yıldız Jodie Foster.



Ve Hitchcock'un efsanevi korku filmi: Psycho.
Akıllara kazınan banyo sahnesinde Janet Leigh'in yerinde ise bu sefer Marion Cotillard bulunmakta.