Mittwoch, 29. September 2010

Max vs. Min

New York, Londra ve Milano derken sıra şimdi Paris Moda Haftası'nda. Yalnız Milano Moda Haftası'na dair kendisinden bahsedilmeden geçilmemesi gereken bir koleksiyon var ki o da Jil Sander'a ait.
Tasarımcısı Raf Simons, takım arkadaşlarıyla oturup son hız yükselişte olan 'minimalism' hakkında konuşurken kendisini bunun tersi olan 'maximalism'i düşünürken bulmuş. Bu da haliyle onu haute couture'u düşündürtmüş. Koleksiyonunu da bundan yola çıkarak minimalism'le maximalism'i, kabarık kocaman eteklerle sade ve küçük üstlerle birleştirerek oluşturmuş.




 Rastgele bir görüntü oluşturulmuş kombinasyonlarda. Mor ceketin altına pembe pantolon ve yeşil bir çanta, yeşil kargo ceketle pembe üst ve sarı bol pantolon. Tam bir renk cümbüşü!



 Bir başka dikkat çekilmesi gereken şey de koleksiyondaki 'çantalar'. Çantalar daha çok bizim marketlerdeki alışverişlerimizde kullandığımız plastik torbalara benziyorlar. İçine eşyalarınızı doldurup sonra da ağzını bağlayıp elinize taktığınızı düşünün! Benim çok hoşuma gitti.


Simons bu koleksiyonla şu ana kadar sergilenen tüm koleksiyonlar arasından en farklısı olduğunu gösterdi. Bazı moda editörleri de herhalde böyle düşündüklerinden Jil Sander'ın koleksiyonunun bu sezon sergilenen koleksiyonların arasından en iyisi olduğunu dile getirmişler.


Benim fikrimi sorucak olursanız Simons'ın yarattığı farklılık bence tüm sezona adeta bir 'tazelik', 'yenilik' getirdi. İnsana ilham veren bir koleksiyon. Bakalım takipçileri Simons'ın tasarımlarını günlük hayatlarında nasıl yorumlayacak, bir araya getircekler. Ben koleksiyonun slaytlarına bakarken ilk bunu düşündüm. 2011 baharında sokaklarda birbiriyle zıt parlak renkleri kombinleyip kendine yakıştıran bayanları görmek bence herkesin hoşuna gidecek!


Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen