Dienstag, 25. Januar 2011

Musing


,

25 yaşında parasal sıkıntılar sebebiyle hastalanıp dünyaya gözlerini yummuş ve anca öldükten çok sonradan hak ettiği değeri görmüş olan İngiliz şair 'John Keats'in hayatını anlatan 'Bright Star' filminin ilham verici manzaraları, kostümleri, insanın içine işleyen 'aşk' teması ve müzikleriyle izleyene ilham veren bir film. Benim son zamanlarda izlediğim en anlamlı, en etkili film. Bir çok kişiye sıkıcı gelebilecek türden olsa da filmin konusu, kostümleri, oyuncuları, müzikleri ve her şeyiyle beraber büyülenmemek imkansız
Kostümleri ise izleyenlerini o yıllara dönmeyi istetecek kadar 'asil' ve 'şık'. Filmin başrol oyuncusu Abbie Cornish de filmde modaya düşkün, kendi kıyafetlerini kendi tasarlayıp diken bir bayanı canlandırıyor. 1800'lü yıllarda dahi modanın ve şıklığın ne kadar önemli ve göz ardı edilmemesi gereken bir konu olduğunu gözler önüne seriyor. 
Şapkalar, uçuşan elbiseler, fırfırlar, tüller ve yüksek yakalı kostümlerle Viktorya döneminin 'romantik' modasını bizlere sergiliyor. Kibarlığın, zerafetin, asaletin önde gelen erdemlerden olduğu bu dönemde kostümler de bunlardan payını almış durumda. Her birinde apayrı bir asalet göze çarpıyor. 











Filmin en akılda kalan sözleri ise yine John Keats'in sevgilisi için yazdığı filmin de adını aldığı 'Bright Star' şiirinden:

...
Awake for ever in a sweet unrest, 
Still, still to hear her tender-taken breath,
And so live ever--or else swoon to death.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen